Geçtiğimiz Perşembe’den bu yana
benim için zaman geçmez oldu. Saniyeler durdu. Gördüklerim, duyduklarım,
yaşadıklarım, feryatlar, haykırışlar, protestolar, akıl almaz görüntüler, biber
gazları, coplar, kontrolsüz güç kullanımı, hınç, öç alma duygusu ile umarsızca
saldırı, provokatörlük, ateşe verme, cam kırma, duman, linç etme, taşlı sopalı saldırılar,
gerçeği görmezden gelme, güçsüzün zarar görmesi, geleceğimizin teminatı
olan beyinlerin hunharca tekmelenmesi, merhametsizlik, çığlıklar, gaz
maskeleri, dayak yemekten çürümüş bedenler, kan, haksızlık ve sonunda ölüm.
Bu memleket bu travmayı nasıl
atlatır. Vurduğun yerdeki izler belki tedavi edilebilir ama bu görüntüler bu
zihinlerden nasıl silinir? 8 yaşındaki kızımın en önemli değer olan insanlıkla
ilgili sorularına nasıl cevap verilir? Nasıl anlatılır insan olmanın önemi?
Sadece düşüncelerini savunan insanlara uygulanan bu şiddet nasıl açıklanır?
Hakkını savunurken her zaman acı çekeceği nasıl anlatılır? Nasıl inandırılır
şiddetin çözüm olmadığı?
Görüyorum ki unutmuşuz biz insan
olmayı ve insanca yaşamayı. İnsana saygıyı. Bunca olumsuzluğun arasında öyle
şeyler oluyor ki asıl bunlar düşündürüyor insanı. Yaralı polisi taşıyan
eylemcilerin, evlerini açan apartman sakinlerinin, farklı takımları tutan
taraftarların verdiği fotoğraflar ya da sabaha karşı yorgunluktan bitkin düşmüş
bir eylemci ve polis arasında geçen diyalog aslında veriyor mesajı. Genç
soruyor ”ne kadardır uyumuyorsun?” Polis cevap veriyor “tam 66 saattir
ayaktayım.” “ Peki, neden bize bunu yapıyorsun “ diyor insanca yaşama hakkını
ölümüne savunan genç arkadaşım. Karşıdan gelen cevap daha çarpıcı ; “EKMEK
PARASI”. Sonra insanca birkaç kelime dökülüyor ağzından ve ekliyor “ bana güvenip
buraya benimle konuşmaya geldiğin için teşekkür ederim.” Karşıdaki genç
konuşmayı derinleştiriyor. “Tabii ki gelirim neden gelmeyeyim sonuçta hepimiz
kardeşiz.” İşte tam da bunlar, bunca kargaşanın bunca nefretin arasında yitip
giden hayatlar.
Keşke hiç unutmasak insan
olduğumuzu, her zaman kardeş olduğumuzu hatırlayabilsek. Keşke konuşarak
anlaşabilsek ama nafile olmuyor. Acı çeken her anne için her baba için her genç
için dili, dini, ırkı ya da mezhebi ne olursa olsun hepsi için içim yanıyor. Bu
kadar zor olmamalı insanca yaşamak. Nasıl bir anlayış sebepsiz yere insanlara
acı çektirmeyi gerektirir? İnsan olmaktan daha önemli ne olabilir ki? Neden
intikam duygusuyla saldırır ve hükmetmeye çalışır biri diğerine? Neden
başkalaştırır ve neden sadece farklı düşünüyor ya da farklı şeylere inanıyor
diye yok etmeye çalışır?
İnsan olmayı unuttuk mu?
Ey güç sahibi olduğuna inanlar,
gücüm var diye bu gücü haksız yere diğerlerine acı çektirmek üzere, istediğini
kabul etmezlerse yok etmek üzere kullananlar, sizler her kimlerseniz unutmayın;
“Nice parmaklar vardır ki ustalar düzgünlüğüne gıpta ederler, ama
sonunda o parmaklar da titremeye başlar. Can gibi mahmur göz, bakarsın ki
görmez olur, o gözden sular akar. “ (Mevlana)
İnsan olabilmek ve insanca
yaşayabilmek arzusuyla…
Yorumlar
Yorum Gönder