Işık uzaktan geldi mi, karanlık kaçar.
Geçtiğimiz 5 aylık dönemde fark ettim ki gelen
talepler doğrultusunda en çok eğitim verdiğim ve koçluk yaptığım alan, özellikle
öfke kontrolü ve stres yönetimi olmuş. Bu sabah beni farklı noktalara
sürükleyen ufak bir düşünce kırıntısı Cuma akşamı itibariyle bu yazıyı yazmam
konusunda mesaj niteliğindeydi.
2013 yılı değerlendirmelerine baktığımda genel
olarak herkes adına sıkıntılı süreçleri çok olan bir yıl olduğuna dair yorumlarla
sıkça karşılaştım. 2014’ün başı
itibariyle de durum farklı değil. Ekonomik çalkantılar, hukuka ve devlet
yönetimine olan güven kaybından tutun, dünya üzerindeki hayvan katliamları ve kitlesel
ölümlere kadar her gün bir çok olumsuz bilgi bombardımanı altındayız. Hızla
yaşanan günler, iş hayatının getirdiği yoğunluk ve stresten kaynaklanan huzursuzluklar,
gün içerisinde yaşanan olumsuzlukların bozduğu psikoloji ile evdeki ortamın
gerilmesi ve kendine hakim olamayan ebeveynler. Bu hayatta bizi zorlayan çok
şey var. Üstelik gün geçtikçe miktarı artmakta ve niteliği ağırlaşmakta.
Kısacası çalkantılı olayların çevremizi sardığı ve
gürültülü eylemlerin bizi kontrol ettiği bir dünyada yaşıyoruz. Muhakkaktır ki
eylem, yani harekete geçmek yaşam için bir gerekliliktir. Pasif süreçler de, yoğun
ve fazla aktif olduğumuz süreçler kadar bizi ve enerjimizi yok eder. Zaman içinde,
ilişkilerimizdeki ve oynadığımız rollerdeki eylemlerimizle kendimizi ifade
ederiz. Ancak insan bazen durup bir sessizlik nefesi almazsa, zihin boğulmaya,
düşünceler namludan çıkan bir mermi gibi hızla fırlamaya, beyin bir düdüklü
tencere gibi fokurdamaya, duygular birer yanardağ gibi patlamaya, gözler bunca
yoğun veri bombardımanı arasında bulanıklaşmaya ve başımız fırıldak gibi
dönmeye başlar. İşte yoğun stres denen şey budur.
Peki, ne yapmalı? Bu yorucu süreçte insan kendini
nasıl korumalı?
Nitelik dönüştürücü olmak;
Bunu en iyi anlatan örnek İstiridyenin yaşamı olsa
gerek. Evet, bildiğiniz kabuklu yaşam ünitesi. İstiridyenin içine kum tanecikleri ya da yabancı bir nesne girecek olursa,
istiridye salgıladığı sıvı ile yabancı maddenin çevresinde zamanla kalınlaşan
bir katman oluşturur. Böylece yabancı madde kalınlaşan ve katmanlardan oluşan
yuvarlak bir İNCİ halini alır ve istiridye içindeki inci onu rahatsız etmeden
doğal yaşamına devam eder.
Nitelik dönüştürücüler, direnç duvarlarını anlayış
köprülerine çeviren ve günlük yaşamlarında her gün bu köprülerden geçebilen
kişilerdir. Engelleri, kendileri de dâhil olmak üzere herkes için başarıya
yönelik birer sıçrama tahtası haline getirenlerdir. Felç eden kuşku canavarını
ışıldayan bir özgüvene çeviren, zihninden imkânsız düşüncesini atabilen
kişilerdir. İstiridye örneğinde olduğu gibi; yeni bir duruma başarı ile uyum
sağlama yeteneğini geliştirenlerdir.
Teleskobik bakmak;
Her düşünce, her söz, her eylem, zaman içinde
ekilen, er ya da geç meyvesini verecek olan bir tohumdur. Bugün yaptıklarımızla
geleceği ve geçmişimizden ders alarak bugünü yaratırız. Geçmiş değiştirilemez, ancak
olmuş bitmiş olaylara yönelik tavrınızı değiştirilebilirsiniz ve böylece,
pişman olmaktan, acı duymaktan çok, yaşamın size sunduğu dersi anlar ve yolunuza
öyle devam edersiniz. Öfke hastalığının
kaynağının beklenti mikrobu olduğunun, sahiplenmecilik hastalığının güvensizlik
mikrobundan oluştuğunun, saldırganlık hastalığının mikrobunun korku olduğunun, stres
hastalığının nedeninin kaygı, kuşku ve hırs mikrobu olduğunun bilinci sizi ruhsal
dinginliğe taşır.
Nasıl olursanız olun kendiniz olmaktan gurur duyun. Siz kendinize değer vermediğinizde, başkaları da size değer vermeyecektir. Güçlü yönlerinizi bulun ve ortaya çıkarın. Ancak kendinizde bulunan iyi şeyleri paylaştığınızda hayattan keyif alacağınızı unutmayın.
Zaman değiştirir özünü her şeyin;
Bir durumundan bir başka durum çıkar hep;
Benzerlik kalmaz biçimden biçime;
Doğa zorlar her şeyi başkalaşmaya.
(MONTAIGNE)
Yorumlar
Yorum Gönder