Mutluluğun sırları doğanın kalbinde gizlidir. (Mustafa Bayındır)
Istakozlar
denizlerde ve okyanuslarda yaşayan en enteresan deniz canlılarından biridir
denebilir. Çok uzun süre yaşayabilirler ve yaşadıkları sürece büyümeye devam
edip devasa boyutlara ulaşabilirler. Büyüme sürecinde Istakozlar sürekli
vücutlarını yenileyebildikleri için yaşlanma belirtisi de göstermezler. Sizce
ıstakozların genç ve diri kalmasının sırrı ne olabilir?
Istakozlar
aslında yumuşak ve pelte kıvamında bir vücuda sahiptirler. Bu halleri ile
kırılması son derece zor olan ve hiç genişlemeyen kabuklarının içinde yaşarlar.
Genişlemeyen ve kırılması zor bu kabuğun içinde nasıl büyürler sorusunun cevabı
ıstakozun gizemli dünyasını aralamanın ilk perdesi…
Istakoz
büyümeye devam ettiği zaman içinde yaşadığı kabuğu dar gelmeye ve ıstakozu
sıkmaya başlıyor. Bu aşamada kendini yoğun baskı ve stres altında hisseden ıstakoz
bir kaya dibine çekilerek kabuğunu kırmak için amansız bir mücadele veriyor.
Uzun çabalar sonrası kabuğunu kırıyor ve bir süre sonra yeni büyük kabuğu
oluşuyor. Doğal olarak büyümeye ve gelişmeye devam eden ıstakozun yeni kabuğu da
bir süre sonra dar gelmeye ve ıstakozu tekrar strese sokmaya başlıyor. Istakoz
yine bir kaya dibi bularak zor da olsa kabuğunu kırarak içinden çıkıyor ve yeni
bir kabuk daha oluşturuyor. Istakoz hayatta kaldığı süre boyunca bu durum defalarca
yaşanıyor. Istakozun yenilenmesi ve gelişimi kendini rahatsız ve stres altında
hissetmesiyle başlıyor ve değişimi ile devam ediyor. Istakozun gelişmesi için
gereken tek uyaran kabuğun daralması ile gelen rahatsızlık hissi oluyor.
Istakozun yaşam serüvenindeki kıssadan hisse; sıkıntı ve stres anlarının
gelişime yönelik bir uyaran olduğu ve bunun bir fırsata dönüştürülebileceği.
Dr. İbrahim
Twerski’den alıntılandırdığım ıstakozlara ait bu gerçek yaşam serüveni bizim
için de önemli mesajlar barındırıyor. Özellikle günümüz iş temposu altında
yoğun ve sıkıntılı yaşamlar süren bizler bunu bir gelişim aracı olarak
kullanmak yerine antidepresanlar kullanmayı daha kolay buluyoruz. Yaşadığımız
sıkıntılı dönemlerde hiçbirimiz durumu değiştirmek adına alışkanlıklarımızdan
vazgeçip bir şeyleri değiştirme gayreti içerisine girmiyoruz. Farklı sonuçlar
elde edebilmek için değişim yaratma gerekliliğimizi umursamıyor, aynı şeyleri
yapmaya devam ederek farklı sonuçlar üretmeyi bekliyoruz. Her seferinde aynı
şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edemediğimiz de ise bahanelerin arkasına
saklanmayı, bir sonraki atağı korku içinde beklemeyi ya da değiştirmenin
zorluğundan kaçarak rahat ve kolay olduğuna inandığımız konfor alanımızda
kalmayı tercih ediyoruz.
Günümüz
dünyasının yoğun rekabet ortamından türemiş bir kavram olan “Pozitif
Agresif”lik bu yaşam öyküsünün tam da merkezinde yer alıyor. Rekabetin ve
günlük stresin arttığı bu günlerde ıstakoz olmaya ihtiyacımız var gibi
görünüyor. Stresi yeterli miktarda kullandığınızda ve olumlu anlamda
yönetebildiğinizde, işimizde ya da sosyal hayatımızda, sonuç odaklı, iş
bitirici, proaktif, elindeki projeleri zamanında ya da öncesinde bitiren ve
başarmak için alternatifler çözüm yolları bulup deneyen bireyler ya da kurumlar
olmamız içten bile değil. Hele bizim ülkemize özgü oryantal kültür ögeleri ile
büyümüş bir insan gücü ile iş yapmaya çalışıyorsanız bir lider, yönetici ya da
iş ortağı olarak pozitif agresiflik içeren bir tarz belirlememiz sonuç elde
etmemizi kolaylaştırıyor.
Sonuç;
sıkıntılı ya da stresli ortamlar doğru yönetildiğinde, uygulamalar sırasında karşılaşılan hatalara
ve problemlere yönelik çözüm üretici fikirler geliştirilip, hızla uygulamaya geçildiğinde,
hedeflere ulaşmak ve rakipler arasından sıyrılmak kolaylaşıyor. Istakozun
hayatında olduğu gibi güçlü bir uyaran olan olumlu stres, gelişimin
sürdürülebilir olması için gereken unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Hem
bireysel olarak hem de kurumsal anlamda geçerli olan bu bakış açısı artık
kurumlar için de uygulanması zorunlu bir liderlik yetkinliği olarak akademik
literatür tarafında da yüksek sesle konuşuluyor.
O zaman kendimize soralım. “Neyi daha farklı
yapıyor olsaydınız aynı hataları tekrar etmeden başarıya uzanırdınız?” ve “Siz değilseniz
kim? Şimdi değilse ne zaman?”
Yorumlar
Yorum Gönder